“4 bin 820 Litre anne sütü bağışladım.” Anne Sütü Bağışçısı: E. Anderson-Sierra

Amerika’nın Alaska Eyaleti’nde yaşayan Elisabeth Anderson Sierra, hiperlaktasyon sendromu yaşayan annelerden biri. Tıp literatüründe hiperlaktasyon sendromu, artan süt üretimi nedeniyle anne sütü taşma halinin aşırı miktarlarda gerçekleştiği nadir görülen bir durum olarak değerlendiriliyor. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Anabilim Dalı İç Hastalıkları Öğretim Üyesi Dr. Ayşa Hacıoğlu, “Hiperlaktasyon süt üretiminin normalden daha yüksek miktarda olması durumudur. Yapısal olarak memedeki süt bezlerinin sayısal fazlalığı, emzirme döneminde çok sık süt sağılması, bazı ilaçların kullanımı ve hormon bozuklukları gibi nedenler hiperlaktasyona sebep olabilmektedir.” diyor. 2014 yılında gerçekleştirdiği ilk doğumundan önce kendisine hiperlaktasyon tanısının konulduğunu belirten Sierra, dünyanın birçok farklı ülkesine 170 bin ons anne sütü bağışladığını söylüyor. Anne sütüne ihtiyaç duyan bebeklerin hayata tutunmasını sağladığını belirten Sierra, şöyle devam ediyor: “Anne sütü bağışı hakkında geniş çaplı bir araştırma yaptım. Bünyemin elverişli olduğunu öğrenince de, fazla ürettiğim anne sütünü bağışlamak istedim.” Hiperlaktasyon tanısı konulan kişilerde sütün azalması için tıbbi müdahalelerde bulunulduğunu belirten Sierra, bunun sağlık açısından önemli olduğunu vurgulayarak vücudundaki bu durumun yeni doğan bebeklerin yaşaması için kullanmasından mutluluk duyduğunu anlatıyor.  

“170 bin ons yani  4 bin 820 litre anne sütü bağışladım”

Bu güne kadar kaç litre anne sütü bağışladığını ve anne sütünü nasıl muhafaza ettiği konusuna değinen Anderson Sierra; “170 bin ons yani yaklaşık 4 bin 820 litre anne sütü bağışladım. Sütü sağdıktan sonra donduruyorum ve konserve haline getiriyorum. Bu sayede süt tamamen taze kalıyor ve bakteri sayımını düşük tutuyor. Sütün miktarı çok fazla olduğu için kızımı sütü pompaladıktan sonra emziriyorum.”  diye konuştu. Sütün nakledilmesi işlemi oldukça pahalı olduğu için genel olarak Amerika’da bağış yapabildiğini aktaran Elisabeth  Sierra, bağış yaptığı süt bankasının kendi sütünün yüzde 50’sini deniz aşırı ülkelere gönderdiğini belirtiyor.

“Çocuk gelişimindeki kilometre taşlarıyla tanışmak bana mutluluk veriyor”

Kendisine gelen geri dönüşler hakkında bizleri bilgilendiren Elisabeth Anderson Sierra, geri dönüşlerin olumlu olduğunu söylüyor. Bu durumdan ötürü farklı bir mutluluk yaşadığını açıklayan Sierra, “İnsanlar bana sürekli teşekkürlerini iletiyorlar. Bu kendimi çok iyi hissetmemi sağlıyor. Başka bir ailede bulunan bebeğe yardım edebilmenin verdiği başarı hissini tadabiliyorum.  Yaptığım bu zor işin bir bebeğin hayatını zenginleştirdiğini görmek ve o bebeğin gelişimindeki kilometre taşlarıyla tanışmak bana mutluluk veriyor.” şeklinde konuştu.

“Tüm anneleri bağış yapma seçeneklerine bakmaları için teşvik ediyorum”

Dünya genelinde anne sütüne büyük ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Elisabeth Anderson Sierra,  sözlerini şöyle sürdürüyor: “Fazla sütü olan tüm anneleri bağış yapma seçeneklerine bakmaları için teşvik ediyorum. Bunun yapılmaya değer bir konu olduğunu düşünüyorum.  Anne sütü bağışı hem maddi hem de manevi açıdan maliyeti yüksek bir iş. Sürekli yeni bir pompaya ve süt sağım aşamasında yardımcı olacak bir kişiye ihtiyaç duyulması sebebiyle bu iş daha da zor bir hal alıyor. Bu konu ile alakalı olarak da, bağış yapmak isteyen anneleri desteklediğim gibi süt bağışı yapan annelere maddi destek sunan diğer annelerle de sürekli iletişim halindeyim. Böylece bağış yapan anneler ile bağışçıya destek veren anneler arasında kontak kurarak bu sorunu da ortadan kaldırabiliyorum.” 

“Hiper-laktasyon sendromu süt üretiminin normalden fazla olması durumudur.”

Hiper-laktasyon sendromu hakkında bilgiler veren Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Anabilim Dalı İç Hastalıkları Öğretim Elemanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşa Hacıoğlu, hiper-laktasyon sendromunu normalden fazla anne sütü üretimi olarak değerlendiriyor. Hacıoğlu; “ Hiperlaktasyon süt üretiminin normalden daha yüksek miktarda olması durumudur. Yapısal olarak memedeki süt bezlerinin sayısal fazlalığı, emzirme döneminde çok sık süt sağılması, bazı ilaçların kullanımı ve hormon bozuklukları gibi nedenler hiperlaktasyona sebep olabilmektedir. Bu durumla ilgili olarak Endokrinolojinin yani hormon bozuklukları ile ilgilenen tıp branşının alanına giren kısım prolaktin adı verilen süt hormonunun fazla üretilmesi ile ilgili bir problem olup olmadığının kontrol edilmesidir.” Şeklinde konuştu.  Bebeğin sütten kesilmesine rağmen süt gelme durumunun sürmesini, beyin ve hormonlarla ilgili bir durum olduğuna değinen Öğretim Üyesi Hacıoğlu, bu durumu beyinin hormon üretme merkezi olan hipofiz bezinde prolaktin hormonunun fazla üretilmesiyle gerçekleşebileceğini söylüyor. Anne sütü bağışçısı ile ilgili görüşlerini belirten Ayşa Hacıoğlu sözlerini şöyle noktaladı; “ Altta yatan neden bir hastalık veya ilaç yan etkisi ise bu duruma müdahale edilmelidir. Ancak yapısal bir neden söz konusu ise süt bağışı ile ilgili gerekli sağlık kontrollerinin yapılması şartıyla kişisel bir tercih olduğunu düşünüyorum.”