“Sevdiğim en enteresan hayvan, Puhu kuşuydu.” Gördüğü Tüm Hayvanları Sevmeye Çalışan Gezgin: Harun Köybaşı

Kısa film yönetmeni ve içerik üretici olarak hayatını sürdüren Harun Köybaşı, yırtıcı hayvanlar dâhil tüm hayvanları sevmeye çalışıyor. 2012 yılından beridir içerik üreten Köybaşı, sevdiği hayvanlar ile kendinden söz ettiriyor. Serüvenine, “Yetenek Sizsiniz Türkiye” adlı televizyon programında, katılmış oldukları tiyatro ekibiyle üst üste 3 kez finale kalarak başlıyor. Kısa film dalında da birçok ödül aldıklarını aktaran Harun Köybaşı: “2012 yılından bu yana düzenli olarak içerikler üretiyorum. Serüvenime ilk olarak Yetenek Sizsiniz Türkiye’deki tiyatro grubumuzun 3 sezon boyunca finalist olarak yarışmasıyla başladım. Bu süre zarfında tiyatronun yanısıra; yol arkadaşım Alihan Erbaş ile birlikte Kırıkkale Üniversitesi Radyo Tv Programcılığı Bölümü’nde okurken, kısa belgesel film projeleri yaptım. İlk çektiğimiz Belgesel ‘Baki’ (2016), ikincisi ‘Sen Adam Mısın?’, üçüncüsü ise ’24 Dakika’ isimli filmlerdi. Bu filmler yönetmenlik sürecimiz boyunca, bize uluslararası film festivallerinde 10 adet ödül kazandırdı.” diye konuşuyor. Yırtıcı hayvanlar dahil tüm hayvanları sevme özelliğinin nereden geldiğini aktaran Youtube Köybaşı, her hayvanın bir karakteri olduğunu ifade ediyor.

“Tıpkı insanlar gibi farklı karakterler var”

Hayvanlara dokunmanın farklı bir his olduğunun altını çizen Köybaşı, yırtıcı hayvanlara dokunmanın hissiyatının daha farklı olduğunun altını çiziyor. Harun Köybaşı: “Ben hayvanları vahşi olarak değil, yırtıcı olarak adlandırmayı tercih ediyorum. Vahşetin hayvanlara değil, insanlara özgü olduğunu düşünüyorum. Ama yırtıcı hayvan başlığı altında aslan, kaplan, puma, ayı, gökdoğan, şahin, piton, yabani kurt, benekli sırtlan, çizgili sırtlan, puhu kuşu, timsah, şempanze, rakun ve benzeri birçok hayvanla yakın temas halinde bulunup iletişim kurmayı denedim. Her hayvana dokunmanın hissiyatı farklı. Çünkü her birisinin tıpkı insanlar gibi farklı karakterleri var. Ama en çok iletişim kurmayı sevdiğim hayvanlar yırtıcı kediler. Mesela bir aslanla aynı ortamda bulunup bakışmayı çok seviyorum. Çünkü dünyada hiçbir canlıda görülemeyecek bir cesarete sahipler. Hele ki bu canlı, sevilmek isteyerek sizin yanınıza geliyor ve yatıyorsa, onun size yaşattığı haz tarif edilemez.” ifadelerini kullanıyor. Hayvanlara vahşi demek yerine yırtıcı demeyi tercih ettiğine vurgu yapan Köybaşı, sevdiği en ilginç hayvanın Puhu kuşu olduğunu aktarıyor.

“Sevdiğim en enteresan hayvan, Puhu kuşuydu”

Harun Köybaşı: “Sevdiğim en enteresan hayvan Kartal Baykuşu olarak da bilinen Puhu kuşuydu. Çünkü yırtıcı bir hayvan olmasına rağmen çok sabırlı, çok cesur ve çok da yakışıklı bir hayvandı. Bakışları çok etkileyici olduğu için gözümü üzerinden alamadım hiç. Sevmek isteyip sevemediğim hayvan olmadı ama sevmeye doyamadığım hayvan oldu. Benekli sırtlan. En çok iletişim kurmak istediğim ve daha çok vakit geçirmek istediğim hayvanlardan birisi benekli sırtlanlar. Çünkü o kadar derin bir konu ki onların özellikleri. Öğrendikçe büyülüyor beni. Tür olarak da kedi ve köpek sınıfının tam ortasında kalmış bir canlı. Gerçekten çok ilgimi çekiyor.” şeklinde konuşuyor.  Çevresinden aldığı tepkilerin neler olduğunu anlatan Köybaşı, herkesin kendisime güvendiğini ve bu açıdan dikkatli olması gerektiğini ifade ediyor.

“Su testisi su yolunda kırılır diyorlar”

Çevresinden aldığı olumlu ve olumsuz tepkilere ışık turan Harun Köybaşı: “ Ailem başta olmak üzere çevremdekilerin bana güvendiklerini biliyorum ve nerede durmam gerektiğiyle ilgili hassas davranmaya çalışıyorum. Çünkü yırtıcı hayvanlarla iletişim kurmak/kurmaya çalışmak normalin üstünde bir davranış. Dolayısıyla da içerisinde birçok tehlikeyi barındırıyor. Ayrıca ben veterinerlik fakültesi vb. Bir okul okumadan; yalnızca yaptığım bireysel araştırmalarla hayvanları tanımaya çalıştığım için olası tehditlerin bana vereceği zarar da daha fazla oluyor. Bunları tecrübe ederek öğrenmeye çalışıyorum. Bu nedenle de “su testisi su yolunda kırılır, dikkatli ol” gibi uyarıları takipçilerden de, arkadaşlarımdan da sıkça duyuyorum. Ama dediğim gibi ailemin bu konuda bana verdiği destek, sorumluluğumu arttırıyor ve bilinçli olmam gerektiğini hatırlatıyor bana. Çünkü babam da yaban hayatını çok seven bir macerasever kişiliğe sahip. Beni daha iyi anladıklarını düşünüyorum.” diye ifade ediyor.

“Hayvanların insanlara karşı suçlu olduklarını düşünmüyorum”

Hayvanların masumiyetlerinin olduğunu belirten Köybaşı, hayvanların insanlarla iletişiminin farklı olduğunu dile getiriyor. Harun Köybaşı sözlerini şöyle sonlandırıyor; “Hayvanların hiçbir şekilde insanlara karşı suçlu olduklarını düşünmüyorum. Bir hayvan bir insana saldırıyorsa, bunun mutlaka bir nedeni vardır ve o hayvan kesinlikle haklıdır. Sokak köpekleri de buna dahil. Bir köpek bir çocuğa saldırıyorsa bunun sebebi vardır. Tabi sebebi yine biziz. Köpeğe taş atarak korkutup, sopayla vurarak döversek, sokaklarda sahipsiz kalmalarına müsade edersek, aç kalmalarına göz yumarsak, o canlı da içerisinde biriken stresi, negatif enerjiyi, üzerinde baskınlık kurabileceğine emin olduğu başka bir canlıya karşı şiddet kullanarak açığa çıkartır. Çünkü, bu hayvanların doğası bu. İnsanoğlu nasıl ki binlerce yıl önce doğada yaşayan yabani köpekleri evcilleştirmeyi başardıysa, günümüzde de bunun sorumluluğunun bilincinde olup onlara sahip çıkmalı ve kontrol altında tutmalıdır. Ne yazık ki bu yüzden günümüzde birçok olumsuz sokak hayvanı olayı yaşanıyor. Bunların sebebinin tamamen toplumumuzla alakalı olduğunu düşünüyorum.