İklim krizinin yaşandığı bir süreç içerisindeyiz. Mevsim tarihlerinde bir değişiklik olduğu gibi, aynı zamanda mevsimsel karmaşıklık da söz konusu. Ülkemizde ve dünyada yaşanan bu kriz, bazı tedbirlerin alınması gerekliliğini de ön plana çıkartmaktadır. “Emisyonun düşmesi şart.” Yaşana iklim kriziyle ilgili olarak bilim insanlarının en önemli önermesi, emisyonun düşmesi yönünde olduğu görülmektedir. Karbondioksit salınımının fazlaca olduğu günümüz dünyasında, bu salınımın en asgari seviyeye gerilemesi gerekmektedir. Özellikle elektrikli otomobillere öncelik verilmesindeki ana etmenin de, bu salınım olduğu görülmektedir. “Sadece karbondioksit salınımı değil, su tasarrufu da ön plana çıkıyor.” Gelecekte yaşanacak olan su krizi, iklim krizinin en önemli sonuçları arasında gösterilmektedir. Dolayısıyla birçok ülke, su tasarrufu noktasında bazı önemleri almaktadır. Ancak burada unutulan bir parametre var… Bu parametre ise, “su döngüsü”… İşte değerli okuyucular, istediğimiz kadar suyu tasarruflu kullanalım, su döngüsü işlemezse yaptığımız tasarrufun bir anlamı yok maalesef… Su döngüsü nedir? Doğada bulunan suyun buharlaşarak, yağmur bulutu oluşturması ve bu bulutlar neticesinde oluşan yağmurlar ile suyun coğrafyaya geri dönmesi olayına, su döngüsü denilmektedir. Diyelim ki, suyu tasarruflu kullandık. Su döngüsü dediğimiz mekanizma işlemez ise, su krizi yine yaşanacaktır. Bu bağlamda su tasarrufunu, sadece günü kurtaracak bir tedbir olarak değerlendirebiliriz. Yani su tasarrufu kavramı dönemsel olarak suyu verimli kullanmamızı sağlar, ancak gelecek açısından su krizinin önüne geçemez. Peki, su krizinin önüne nasıl geçebiliriz? Gelecekte yaşanacak olan su krizinin önüne bazı tedbirler ile geçebiliriz. Bunun en önemli ölçütü ise, kullandığımız suyu daha az kimyasal ile kirletmek ve su döngüsüne zarar vermemek. Örnek verecek olursak, kullandığımız suyun içerisine ne kadar çok kimyasal karışırsa o suyun doğaya salınımı gerçekleşir, su buharlaşmasının önüne geçilir ve tekrar coğrafyaya dönmesi noktasında oluşacak olan, yağmur bulutları oluşmaz. Yani elimizden geldiğince,  bulaşık deterjanı, çamaşır deterjanı, çamaşır suyu gibi kimyasalları daha az kullanmalıyız. Sürdürülebilir temizlik malzemelerinin kullanımı şart.    Temizlik açısından suya karıştırdığımız deterjan kimyasalları yerine, limon, sirke kullanımı gibi daha çevreci ve sürdürülebilir temizlik malzemelerini kullanmamız şart. Atık pil, atık plastik gibi maddelerin, suya karışımını da büyük ölçüde engellememiz gerekiyor. Bu sayede atık olan su, rahat buharlaşacaktır ve su döngüsü gerçekleşeceği için su sorunu yaşanmayacaktır. “Bilimsel kaynaklar kullanılmalı.” Yetkililerimizin su tasarrufu noktasındaki faaliyetlere gösterdiği önem, yadsınamaz bir gerçek. Ancak dediğimiz gibi su tasarrufu, sadece dönemsel bir tedbir sayılabilir. Su tasarrufu yanında suyun az kirletilmesi ve su döngüsü konusunun da işlenmesi gerekmektedir. Bu açıdan, yetkililerimize tavsiyemiz “su döngüsü” konusuna dikkat çekmeleridir. Ayrıca, su noktasındaki bilimsel kaynakların kullanılması, büyük önem arz etmektedir.