Gazetecilik mesleği her meslekle ilgisi olan,birçok mesleğede evrilebilen bir daldır. Dolayısıyla günümüzde birçok gazeteci bu meslek dallarına merak salıp, o mesleğin mensubu gibi hareket etmektedir. Özellikle bu seçim sürecinde bunu fazlasıyla görmekteyiz. Haliyle durum karşısında, gazeteci mi, tetikçi mi, işportacı mı sorusunu sormaktan alıkoyamıyoruz kendimizi… Tabii ki gazeteci değerli dostlarım. Siz onlara bakmayın. Gazetecilik, tarafı halk olan, cesaretli, objektif, halk adına denetleme görevi olan şerefli bir meslektir. Son günlerde siyasilere kene gibi yapışan, “para ver röportaj yapalım” diyenlere bakmayın siz… Yine eline mikrofonu alıp, kapı kapı gezip, haber satmaya çalışanlara, “şu kadar ver haberini yapalım” diyenlere bakmayın… Adayları veya siyasileri halk adına denetlemeyen, toplum bilincinin yegane savunulucuğunu yapmayan gazetecilere bakmayın siz… Peki, gazetecilik alanında eğitimci biri olarak bu durumun, olumsuz yönleri neler mi ?  İşte değerli dostlarım, şikayet ettiğimiz her konunun muhatabı aslında gazetecidir. Örneğin düşünün, bir deprem oldu. Sayısız canımıza sebep olan, bir deprem. Gazeteci görevini yapsa ve kamu adına denetlese sizce bu kadar kayıp olur muydu ? Veya bir toprak kayması faciası yaşadık. Bir gazeteci dese ki “ya bir gidelim bakalım, ülkemizde çok maden faciası oluyor, tedbirleri tam mı?” sizce bu facialar olur mu sanıyorsunuz? Unutmayın, gazetecilik sadece olay anını değil, olay öncesinde kapsayan bir süreçtir. Yoksa haber almanın veya vermenin ne anlamı var ki ? O yüzden çözümü veya sorunu siyasette aramayın. Çözüm, aydın ve entelektüel vasfı olmak zorunda olan, gazetecilerdedir. Yine çözüm, devlet, halk, siyaset arasında köprü olan, devletin yardımcısı, halkın savunucusu, siyasetin denetleyicisi gazetecilerdedir… Geleceğe güzel gazeteciler yetiştirmek dileğiyle… Sağlıcakla kalın dostlarım…